Sayfalar

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Ağustos 2020 Çarşamba

GİZLİ ÖZNE (ÖYKÜ-2.sayfa) (Okuma süresi: 1 dakika 22 saniye)

Kızdı düşüncelerinde Arla’ya Toprak. Zihninde söylenip dururken, Arla banyodan çıktı ve gardırobu açarak askıdan bir şey aldı. Hemen ardından yatak odasının ışığını kapatarak salona geçti. Bu hareketi Toprak'ı epey şaşırttı. Yatmaya hazırlanan Arla’nın neden böyle bir şey yaptığına anlam veremedi. Oysaki yeni olduğunu fark etmediği geceliğini giymiş, dişlerini fırçalamış, cilt bakımını yapmıştı. Uyumadan önce istisnasız her gece aynı sıralı ritüeliydi bu Arla’nın. Bütün bunları yaptıktan sonra yatağa girer ve yarım saat kadar kitap okur, sonra gece lambasını kapatır ve arkasını döner uyurdu Arla. 

Peki, bu gece ne olmuştu? Bu geceyi farklı kılan neydi? “Rahatsız mı acaba?” diye düşündü Toprak. Her ne kadar uzun bir süredir aralarında mesafe olsa da hâlâ Arla’ya karşı sevgi vardı içinde ve onun için endişe duyabiliyordu. 

Evet, ikisi de hâlâ birbirlerini seviyordu ama bu ne tür bir sevgiydi? 

Karı koca olarak mı? Arkadaş olarak mı? İnsan olarak mı? 

Peki, yedi yıllık bir evliliğin bugününde birbirlerine karşı olan bu duyguları gerçekten sevgi miydi? Bağımlılık mıydı? Alışkanlık mıydı?  Bir yıl önceki o büyük kavgalarının ardından ikisi de bu soruları kendi kendilerine sık sık sormuşlardı. Kendi cevapları kendilerinde gizliydi ama birbirlerinin yanıtlarından şüpheliydiler. Ve şüphe can yakarak delirten bir kemirgendi. Fazlası deli gömleğini giydirirdi insana. Zaten o kavgalarına sebep olan da buydu. Şüphe… 

Ne kadar merak etmiş olsa da yanına gidip ne olduğunu sormamakta kararlıydı Toprak. 

“Eh ne yapalım? Sen gelene kadar bekleyeceğim Arla. Sağlık sıkıntın olsaydı elli kere doktora götürtmüştün kendini.” diye mırıldandı ve birazdan geri geleceğini düşündü Arla’nın… 

Tekrar gözlerini kapadı ve ek işi gereği okumak zorunda kaldığı aşk romanını düşünmeye başladı. Edebiyat Fakültesinde eğitmen olduğu halde aynı zamanda büyük bir yayınevinde editörlük yapıyordu. Ve aşk romanları kadar okumaktan nefret ettiği bir kitap türü de yoktu. Zulüm geliyordu Toprak’a bu tarz kitaplar. 

Bu kitaba da aynı hislerle ve küfrede küfrede başlamıştı ki hiç ummadığı bir şey oldu. Vuruldu, tutuldu, darmadağın oldu… Üstelik ilk birkaç sayfadan itibaren hissetmeye başlamıştı bu duyguları. 

Yazarın anlatım dili çok etkilemişti Toprak’ı. Karakterlerin duyguları ustaca aktarılmıştı. Okuyucuyu sarıp sarmalıyor, aşkı iliklerine kadar hissettiriyordu. Romanın kurgusu da çok başarılıydı. Ve bir romanın ismi, içinde yazılanları bu kadar mı başarılı özetlerdi? 

“GİZLİ ÖZNE”

Kitabın içinde ilerledikçe isminin ne kadar isabetli seçildiğine daha da ikna oluyordu Toprak. 

Ve o şiir…

“Uzak diyarın kutsal badesi,

Perdeli göze yasak hazine,

Sözsüz zamanın saklı nağmesi,

Durur sinede bir gizli özne…”


Yazar romanının ilk sayfasındaki bu şiiriyle koskoca bir hikâyeyi ne de güzel anlatmıştı…

Ama onu asıl dağıtan kitabın kadın kahramanıydı. Yağmur… 

Toprak’ın gece masalının dilberi, lâl prensesi, vazgeçilmezi…




3 yorum:

Adsız dedi ki...

Süper olmuş, devamını bekliyoruz

Adsız dedi ki...

Elinize sağlık 👏👏

Adsız dedi ki...

Devamı mutlaka gelmeli

Aysun sinoglu, London

YELKENLİ TEKNEDE YAŞAMAK

     Belki de hayatımızın en radikal kararı...        Çoğumuzun "bir karavanımız olsa" düşüncesi ömrünün bir vaktinde aklından geç...